top of page

İç İçe Mutsuzluklar


Nagihan KAHRAMAN



Jorge Luis Borges'in "Felices los felices." sözü, Yasmina Reza'ya Heureux Les Heureux'yü yani Ne Mutlu Mutlulara'yı yazdırmış. Sözün tamamı şöyle:"Ne mutlu sevilenlere ve sevenlere ve aşktan vazgeçebilenlere. Ne mutlu mutlulara." Tabi bu kadar mutlu geçince ve kitabın kapağına bir kez bakınca insanın içini ısıtacak, sımsıcak öyküler okuyacağı izlenimi oluşuyor okurda. Peşinen söylemek gerekir ki durum pek öyle değil.


Kitap yirmi bir bölümden oluşuyor ve her bölüm, adını o bölümde anlatılan ana karakterden almış. On sekizinci bölüme gelene kadar devamlı farklı isimlerle karşılaşılıyor. Son üç bölüm ise daha önce anlatılan üç kişiden oluşmuş. İçindekiler kısmı bu şekilde olduğu için bir öykü kitabı izlenimi yaratsa da bu bir roman. Her bölüm, başlığında yer alan kişi ağzından anlatılarak roman örgüsü kurulmuş. "Çoklu anlatıcı", "çoğulcu anlatıcı" ya da "değişken anlatıcı" gibi isimlerle anılan, Türk okurunun Orhan Pamuk'un Sessiz Ev ve Benim Adım Kırmızı romanlarından âşina olduğu teknik kullanılmış. Bu sayede, karakterlerin diğer kişileri ve olayları nasıl değerlendirdiğini görmek mümkün.


Romanda yer alan on sekiz karakter, hayatlarının bazı anlarının birbirine değdiği insanlar. Aslında temelde üç yakın arkadaş görüyoruz: Robert Toscano, Luc Condamine ve Lionel Hutner. Bu üçgenin etrafındaki kişiler bilerek yahut bilmeyerek birbirlerinin çeperine girmiş durumda. Bu kadar çok kişinin hayatını birbiriyle çakıştırmak ve bunu yazıyla yapmak elbette oldukça güç ama Reza'nın aynı zamanda tiyatro oyunları yazması bunu kolaylaştırmış olmalı. Ancak okur için sürekli not alma ihtiyacı doğuyor. Bu, aslında bulmacaseverleri memnun edecek bir durum.


Romanda tek bir karakter üzerinden gidişat olmadığı gibi, roman tek bir tema etrafında da dönmüyor. Üstelik, bu karakterlerin arasında biyolojik veya sosyal bağlar var. Bu da bir şema oluşturmaya benziyor. Evlilik,dostluk, yaşlılık, psikolojik problemler, hastalık, ensest gibi birçok temanın yer aldığı bir aranjman gibi. Kişi yelpazesine gelirsek, kanser hastasından kumar müptelasına, birbirini aldatan çiftlere kadar birçok tip mevcut. Öte yandan, romanda eşcinsel ilişkilere de yer verilmiş. Yazar, bu ilişkileri irdelerken diline ket vurmamış.


Karakterleri ve özel durumları ne olursa olsun, romandaki hemen hemen bütün kişiler kalburüstü insanlar: avukat, gazeteci, doktor, oyuncu... Metinde alt sınıflara yer verilmemesi hayat şartları yerinde olan bu insanların psikolojik ve sosyal dertlerini deneyimlememizi sağlıyor. Zengin ama mutsuz kadınlar, adamlar... Yazar sanki, tüm bu şaşaanın içinde bile insanların mutsuz olabileceğini söylüyor.


Bu da kitabın adını tekrar akla getiriyor. Tam bir ironi örneği: Ne Mutlu Mutlulara! Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unda asıl meselenin "huzursuzluk" olması gibi, bu romanın da temelinde de "mutsuzluk" yer almakta.


Yasmina Reza, aynı sosyal tabakadan insanların hayatlarındaki mutsuzluk kaynaklarını, o insanları tanıştırarak anlatmış ve bu yolla benzer durumdaki insanlara sanki "Yalnız değilsiniz." deme yoluna gitmiş...



"Ne Mutlu Mutlulara"

Yasmina Reza

Çev: Aysel Bora

Can Yayınları

151 s.

bottom of page