Cem AYYILDIZ
Guernica Dergisindeki 2012 Röportajından
Şeytanın Tangosu, Direnişin Melankolisi, Savaş ve Savaş’ tan oluşan bir dörtlünün sonuncusu olan Baron Wenkheim’ın Eve Dönüşü ile çevrilmiş eserler dalında 2019 Ulusal Kitap Ödülünü alan Macar romancı ve senarist László Krasznahorkai, sıklıkla Allen Ginsberg ve kendisine yaptığı destek ile ilgili samimi bir şekilde konuştu.
Guernica: Allen Ginsberg ile nasıl tanıştınız? İkiniz hiç iş birliği yaptınız mı? Veya birbirinizin şahsi işleriyle ilgili birbirinize yardım ettiniz mi? Allen ile olan ilişkinizin nasıl olduğunu merak ediyorum.
László Krasznahorkai: ABD'de ve New York'ta ilk olduğumda, Bay Ginsberg'in misafiri oldum. Bir teknik bulmama -“Savaş ve Savaş” için- özellikle de tarafsız bir New York şehri için tarafsız bir arka plan oluşturmama yardımcı oldu. Kahraman ve onun hikâyesi de çok eksantrik. Bu yüzden gerçeği yerine: tarafsız, renksiz, beklenmezliğin olmadığı ve hareketsiz bir New York'a ihtiyacım vardı. Ve New York hiç de tarafsız olmadığı için -özellikle de ilk gördüğünüzde- onu tarafsız kılmakla ilgili bir sorun yaşadım. Ziyaretim sırasında her gece Allen ile bu tema hakkında konuştum. Bana çok ilginç tavsiyeler verdi. Ama bu sadece “Savaş ve Savaş” ile ilgili değildi; Allen felsefe, Budizm ve elbette Amerikan tarihinin son kırk yıllık önemli figürlerinden de bahsetti. Ayrıca Doğu Avrupa'daki deneyimlerimle de ilgilendi. Allen ve diğer arkadaşları ile geçirdiğim o zaman benim için gerçekten harikaydı.
Sonraki Bir Röportajda da Benzer Bir Noktaya Değiniyor:
Bu kitabı yazmak kolay değildi. Ama bana çok yardımcı olan bazı insanlar vardı. Özellikle son yıllarında arkadaşım olan Allen Ginsberg. New York’ta her zaman evindeydim ve “Savaş ve Savaş” isimli romanım için çalıştım. Bana: dile getirme, tanımlama ve tasvir etmek için edebi bir yöntem bulmamda çok yardımcı oldu. Eğer New York'taysanız her sanatçı New York'un çok özgün, mekansal bir resmini istiyor: ama, ben kesinlikle bunu istemedim, Ben tam tersini istedim: sadece sokaklar, yerler, burada bir otel, orada bir apartman dairesi, New York’un tutucu bir resmi. Bu yüzden bu tarafsız New York şehrini tasvir etmek için bir yöntem bulmak zordu. Allen bana çok yardımcı oldu.
Birçok soru hakkında konuştuk. Edebi yöntemler: bir şey nasıl tasvir edilir? Bir şey hakkında bir duygunuz varsa ama bu kişisel duyguyu kullanmak için bir karşı-gücünüz varsa nasıl bir çözüm bulabilirsiniz? İnsanlar nasıl yazdığı şeydeki o tutkudan kaçınabilir? Bu tür sorular hakkında birçok gece konuştuk. Kesinlikle bilge birisiydi ve bana çok yardımcı oldu.
Krasznahorkai, yakın zamanda Danimarka'daki Louisiana Modern Sanat Müzesi tarafından yapılan röportajda bu düşüncelerine kamera karşısında devam ediyor. İşte gözlemlerinin bir transkripti:
Ortak bir arkadaşım beni Allen ile tanıştırdı. Onunla 90’ların başında hayır ortasında tanıştım. Ölümünden üç veya dört yıl önceydi. Allen ile ben kısa sürede arkadaş olacaktık. Onunla arkadaş olmak kolaydı. Bir anlamda hâlâ her zaman olduğu adamdı. Çok açık, çok konuşkan. Belki bir yön gitmişti, belki o zamana kadar gereksizdi ve bu gençliğinin iddia edilen teşhirciliğiydi ama o zaman onu tanımıyordum. Bana New York'ta olsaydım onunla kalabileceğimi söylediğinde sanki kendiliğinden belliydi, dedi. Sadece ben değildim, bunu bir çok insana söyledi. Allen’ın yeri çok küçüktü. Küçük odaları ve mutfağı vardı. Bunun gibi gördüğüm tek başka zaman ise Polonya’da 70’lerin başıydı. Hatta Allen'a, “New York'ta soluk yeşil dolapları nasıl bulmayı başardın? Dedim. İnanamıyorum! 60'ların sonlarında kendimi Poznań’da gibi hissediyorum!” "Evet! Bit pazarındaki Polonyalılar. ” dedi.
Çok mütevazı bir şekilde yaşadı. Tüm hayatı boyunca çok bağnaz biriydi ama kapısı her zaman açıktı. Tıpkı 50'lerde olduğu gibi. İnsanlar gelip gidiyor. Orada herhangi bir süre kaldıysanız kaçınılmaz olarak arkadaşlarıyla, Beat Kuşağı'ndan ve zamanın NYC sahnesinden insanlar ile tanışırsınız. Evet, David Byrne ve diğerleri. Allen ile ilk tanıştığımda ve onun evinde kaldığımda Whitney Müzesinde “Beat Kuşağı” adlı bir gösteri vardı. Böylece hâlâ canlı ve hareketli olan herkes New York’a geldi ve onunla kaldı. Yani tüm Beat Kuşağı büyükleri -en azından hâlâ yaşam dolu olanlar- Allen’ın mutfağında bizimle kahve içerdi. Uzaktan bakıldığında inanılmaz. Şimdi böyle görüyorum. Ama o zamanlar, oldukça doğaldı. O zamanlar, Savaş ve Savaş’ı yazarken küçük, hatta küçük olmayan bir problemim vardı. Romanın kahramanı oldukça eksantriktir. Bu yüzden onu tarafsız bir arka plana karşı tasvir etmek zorunda kaldım. Ancak New York tarafsız olmaktan başka her şeydi. Özellikle benim gibi şehri yeni yeni tanımaya başlayan birisi için. Yani bunu nasıl çözeceğimi bilmiyordum.
Allen, bana “Sorun nedir?” Diye sordu. “Hiçbir şey, ne yapacağımı bilmiyorum”.
Sonra bütün geceyi bu konu hakkında konuşarak geçirdik. Sonunda onun tavsiyesi sayesinde anladım. Çok basitti: daha küçük bir noktaya odaklanmalı ve bunu tasvir etmeye odaklanmalısınız ve gerisi kendi kendini hallediyor. Bu yüzden arka plan hakkında endişelenmenize gerek yok. Yoğunlaşılan olay ve arka planıyla bağlantılı olarak aynı değere sahip olduğunu düşündüğünüz birçok şey gereksiz hale gelir. Bu yüzden bu kişisel tavsiye için ona minnettarım, diğer tavsiyeleri için de. Ölümünden önceki yıllarında, hayatının hemen hemen bittiğini fark ettiğinde, sürekli bu tavsiyeleri vermeye devam etti. Bazılarına bilgece tavsiyeler verdi. Başkalarına, başka şeyler. Bir şeyi hatırlıyorum, bir keresinde David Byrne, yeni bir Hint müzik grubunu ünlü Allen Ginsberg ile tanıştırmak için davet etti, sonrasında soluk yeşil dolaplara bakan mutfakta oturduk. Her şey aynıydı, masa devriliyordu, sandalyeler de vardı ve adamlar Allen Ginsberg karşısında böyle (bacaklar kapalı edepli bir oturuş şekli gösterir) oturuyordu. Sadece bir süre konuşmaya cesaret edemediler. Sonunda biraz müzik çaldık. Allen'ın küçük orgunu çaldım, Allen şarkı söyledi, David masanın üzerinde davul çaldı, hatırlamıyorum... Ama asıl mesele, bir saat kadar sonra grup kalkmaya başladığı sıralarda Allen masanın altındaki bir taburede bir kasetçalara ulaştı, bir kaset çıkardı ve hediye etti. O an bütün konuşmayı kaydetti! Bu konuşmayı onlar için korumanın verebileceği en iyi hediye olduğunu biliyordu. Yani böyle birisiydi. Bu tanıdığım Allen Ginsberg'di.
Orijinali: https://allenginsberg.org/2020/03/t-m-19/
Comments