M. Utku YEŞİLÖZ
Politikacıların ders çıkarmadığı ve halkın hemen hemen her kesiminin bedel ödediği, büyük bunalımlara neden olan savaşların birine şahitlik eden bir entelektüelin aynı zamanda bir gazetecinin tecrübeleridir okunanlar.
Tek cilt hâliyle ilk kez 2009 yılında Diaries adıyla baskıya giden George Orwell’ın günlüklerinin seri şekilde Sel Yayınları’nca basılacağı müjdesi verilmişti. Serinin ilk kitabı 2017’de “Savaş Günlükleri”, ikinci kitap 2019’da “Savaş Öncesi Günlükleri” adıyla çıktı. Günlükler: III alt başlığıyla Haziran 2020’de çıkan serinin son kitabı “Savaş Sonrası Günlükleri”, yazarın hayatı için birincil, dönemin siyasi ve sosyal koşullarını analiz etmek içinse ikincil birer kaynak niteliğinde.
“İnsanlar, inandıkları bir dava uğruna savaşırken tereddüt etmez.” (s.97) “1984” ve “Hayvan Çiftliği” kitaplarıyla adı anılan George Orwell’ın “Savaş Günlükleri”, yazarın kimi kitaplarını çeviren Levent Konca tarafından Türkçeye kazandırıldı. Serinin birinci kitabı olan Savaş Günlükleri, İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da meydana getirdiği kaotik ortamı okura sunarken savaşın yıkıcılığını ve bireyde bıraktığı psikolojik etkiyi anlatmakta. İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Londra’da olan George Orwell’ın burada yazdığı günlüklerinin ilki 12 Mayıs 1940-28 Ağustos 1941, ikincisiyse 14 Mart 1942-15 Kasım 1942 tarihlerini kapsar. Bizlerin alışık olduğu savaş emarelerini günlüğüne taşırken dahi Orwell’ın asıl becermek istediği şeyin o dönemin havasını soluyan toplumun ve kendisi başta olmak üzere görüştüğü kişilerin psikolojik savaşını yansıtmaktır. Bu nedenledir ki kitabı okurken çokça isimle karşılaşırız. “Bu savaşta insanın en çok içini karartan, bu aşamada başımıza geleceği kesin olan felaketler değil, zayıf karakterli insanlar tarafından yönetildiğimizi bilmek… Sanki hayatınız bir satranç karşılaşmasına bağlıymış ve oturup o karşılaşmayı izlemek zorundaymışsınız, en aptalca hamlelerin yapıldığını görüyormuşsunuz ve önlerine geçmekten acizmişsiniz gibi.” (s.93) İspanya İç Savaşı’nda Franco’ya karşı savaşan ve İkinci Dünya Savaşı’na bizzat tanık olan yazar bu dönemde kitap tanıtımının yanı sıra BBC muhabirliği yapmakta. BBC'deki haberlerin nasıl çarpıtıldığını, otoritenin medya üzerindeki baskısını günlüğüne kaydeder. Londra'nın ve yaşadığı evin Alman uçaklarıyla bombalanışı, Hitler faşizmi, siren sesleriyle sığınaklara inen insanların ruh hâli, akabinde kırsal bir bölgeye taşınması eserde genişçe yer tutar. Sadece Londra ve Britanya’daki önüne geçilemez olayları değil, esasında dünya coğrafyasındaki durumu yorumladığı görülür. Belli başlı ülkelerin savaşa girmesiyle değişecek dengeleri tartmakla kalmayıp birçok ülkenin siyasetçileriyle ilgili malumatlarını, yorumlarını sunar. Ömrünün bir bölümünü gazetecilik ve savaş kayıtları tutarak geçiren yazar, yine o dönemin önemli edebiyat ve siyasetçilerine dair izlenimlerine de yer verir günlüklerinde. Çevirmenin titiz notları sayesinde bu isimleri öğrenmek mümkün. “Her gün tahminen binlerce insanın öldürüldüğü korkunç bir savaşın ortasında, insan hiç haber olmadığı izlenimine kapılıyor.” (s.16) Orwell’ın savaş zamanlarında doğru habere ulaşmak adına birçok milletin yerel radyo ve gazetelerini takip ettiği gözden kaçmaz. Günlükleri okurken şimdilerde Türk medyasını referans alabilecek yabancı bir yazar var mıdır, sorusunu akıllara getiren yazarın en güvenilir kaynak olarak Türk radyosunu not düşmesi dikkat çekici.
Türkiye’de de olmak üzere birçok ülkenin siyaset arenasında eserlerinden alıntılar yapılan Orwell’ın günlüklerini diğer eserleri olan Burma Günleri, Katalonya’ya Selam, Aslan ve Unicorn, Faşizm Kehanetleri ile birlikte okumak onu ve dönemi daha iyi analiz etmeye yarayacak ve tabii yine İkinci Dünya Savaşı’nın atmosferini soluyan Stefan Zweig’ın Dünün Dünyası ve Günlükler eserleriyle eş zamanlı bir okuma yapıldığında Orwell’ın günlükleriyle okura iletmek istediği “medyanın savaş çığırtkanlığı” üzerine mesajları daha iyi anlaşılacaktır. “Her sabah bir yıl öncesinin gazeteleriyle ateş yakmanın ve yanıp kül olan iyimser manşetleri bir an için görmenin kelimelerle ifade edilemeyecek bunalımı.” (s.64) Politikacıların ders çıkarmadığı ve halkın hemen hemen her kesiminin bedel ödediği, büyük bunalımlara neden olan savaşların birine şahitlik eden bir entelektüelin aynı zamanda bir gazetecinin tecrübeleridir okunanlar. Bu tecrübelerin “1984” ve “Hayvan Çiftliği” romanlarına kaynaklık ettiği de açık. O hâlde romanlar üzerine sağlıklı bir bakış açısı geliştirmek adına da günlükler okunası.
“ölüme gittiğimiz yol; ve sonra toprak ve o toprağın insanları” Nâzım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları
Savaş Günlükleri -Günlükler: 1
George Orwell
Çev. Levent Konca
Sel Yayıncılık
175 s.
20 TL
Commentaires