
Beyza ERTEM
Claudio Magris’ten “Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar”, düşünce tarihini meşgul etmiş başat meselelerden birine odaklanıyor: Hakiki olana ulaşmak mümkün müdür?

Magris’in Türkçeye aktarılmış eserlerinde, tarihi ve coğrafyayı hikâyeleştirerek sunmayı seven bir yazar olduğunu görüyoruz. Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar, yazarın diğer eserlerine paralel bir biçimde, bireyin belleğinden hareketle toplumsal bellekle ilişki kuruyor. Bu anlatı; kuşkunun, merakın, insanın bilmeye duyduğu arzunun anlatısı. Yazar, anlatıyı inşa ederken dört farklı zemin kullanmış. Bunlardan ilki içinde bulunulan zaman dilimi, yani şimdi. Yaşlı bir rahibin, Rahip Mario’ya hitap ederek yazdığı mektup, yaşanılan zaman diliminde, anlatının temelini oluşturuyor. İkinci zeminin geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Magris, bu yaşlı rahibin anıları vasıtasıyla geçmişe yolculuk yapmaya imkân tanıyor. Okurun şahitlik ettiği bu zaman dilimi, rahibin Kazakların İtalya’nın Carnia bölgesinde gerçekleştirdiği zulme son vermek için aracılık yapmaya gittiği döneme ait gözlemlerine dayanıyor.
Üçüncü zemin ise gerçeklik. Bu anlatı, var olan gerçeklik ile var olması muhtemelen olan sonsuz gerçeklikler arasında bir köprü kuruyor. Anlatı boyunca atılan düğümler, artık yaşlı olan, günlerini bir sıradanlığa mahkûm şekilde geçiren bu rahibin bulanık gördüğü geçmişini “dosdoğru” hatırlamak istemesiyle çözülüyor.
“Dediğim gibi, günlerim uzun ve yavaş geçiyor. Zaman uzadı, sakin bir şekilde akıyor, bazen de dönüp duruyormuş gibi geliyor, geride kalan kıyılara tekrar dönüyor; bana da zamanın içinde ve onunla beraber geçmişten geleceğe, gelecekten de geçmişe, her şeyin şimdiki zamanı içinde ama özgürce hareket ediyormuşum gibi geliyor.”
Zamanında savaşa dair gözlemlerini bir rapor olarak sunmuş olan rahip, bu rapor üzerinden oynayabileceği bir oyun geliştiriyor. Zihniyle oyuna tutuşan rahip, geçmişe giderek bir yapbozun eksik parçalarını aramaya başlıyor. Onu raporunu kaleme aldığı günlerde çok etkilemiş olan generalin Don Kazaklarının ünlü generali Krasnov olabileceği ihtimaliyle, Krasnov’un gizem dolu ölümünün izini sürmeye başlıyor. Magris, tarihle kurmacayı iç içe ve bütünlüklü bir biçimde okuruna sunuyor.
“Her yaptığımızın etkisi o kadar kısa ki, hemen sonrasında da sanki her şey kayıtsız ve zorunlu bir şekilde yer almaya devam ediyor, sanki birine yardımcı olmanın veya ona kötülük yapmanın, iyi olmanın veya adaletsiz davranmanın hiçbir önemi yok. Belki de eylemlerimizin sonucunu göremeyen bizleriz ya da artık ruhu emekliye ayrılmış olan benim en azından.”
Yaşlı rahibin hakikatin peşine düşmesiyle dördüncü zemine, yani felsefeye temas ediyoruz. Magris, hacimce küçük görünen bu anlatısında bir bireyin hayatla hesaplaşmasına dayanan felsefî tartışmalara yer veriyor. Bu tartışmalar, artık yaş almış olan ve dünyayı her yönüyle sindirmiş rahibin hayat hakkındaki düşüncelerinden oluşuyor.
“Yalan da hakikat kadar gerçektir, dünya üzerinde etkilidir, onu dönüştürür, karşımızdadır, onu görebiliriz ve ona dokunabiliriz, zehirli bir mantar gibidir, ama Rahibe Domezia’nın sonbaharda ara sıra, oburluktan ve tembellikten başka günahları olmayan yaşlı misafirlerini şımartmak için pişirdiği mantarlar kadar gerçektir.”
Magris, gerçek denilen şeyin sonsuz çelişkiyle var olduğunu, meraklı bir ruhun eylemleri vasıtasıyla ortaya koyuyor. Tarih kitaplarında okuduğumuz her şeyi kuşkunun süzgecinden geçirebileceğimizi gösteriyor. Bilgi dediğimiz nedir? Bilmek, kabullenmek midir? İnanmak ve öylece kabul etmek arasında nasıl bir fark vardır?
Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar, tarihsel gerçekliğe bir kapı aralıyor. Bu kapı, postmodern düşüncenin çoğulcu dünyasıyla da yakından ilişkili. Yaşlı rahibin Krasnov’un ölümünü araştırırken birçok kaynakta farklı bilgilere rastlaması, bu bilgiler arasında “tutarsız” bir bağ olması, tarih yazıcılığına yöneltilen bir eleştiri niteliğinde. Rahip, mektubunda, anlatıya adını veren Krasnov’un kılıcı üzerine yazılmış farklı hikâyelerden bahsediyor. Bu kılıcın çevresinde gelişen iddialar, generalin ölümü hakkındaki iddiaları çeşitlendiriyor. Magris, böylece, tarihi olayların “mutlak gerçek” olarak algılanmasına, büyük şahıslar üzerinden ilerlemesine, arka planda kalan hadiseler dikkate alınmadan kaydedilmesine karşı çıkan ve okura yeni teklifler sunan Yeni Tarihselcilik kuramına temas ediyor. Yazıya geçirilmiş olan her şeye, sadece yazıya geçirilmiş olduğu için güvenemeyeceğimizin altını defalarca çiziyor.
“Bazı aydınlanmalar öyle bir anda meydana gelir ki kendi üzerimize diktiğimiz aldatmaca örtüsünden artık sıyrılmamız mümkün olmaz. Eylemlerimizin haysiyetine ve sonuçlarına hiçbir zaman gereken değeri vermeyiz; iyi niyet konusundaki beyhude söylemlerle kendimizi buna ikna etmek istesek de eylemlerimizi arzuladığımız gibi geri almamız mümkün değildir.”
Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar, okurunu bir gizemin orta yerine bırakarak onu düşünmeye davet eden bir anlatı. Anılarımıza, hatırladıklarımıza, gerçek olarak kabul ettiklerimize, yeniden ve kuşkuyla bir tarihçi gibi yaklaşmamızı istiyor. Bunu gerçekleştirirken yapmamız gereken ise “aldatmaca örtüsü”nden sıyrılmak ve aydınlanmaya engel olan bütün “mutlak”lardan kurtulmak.

Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar
Claudio Magris
Çev. Leyla Tonguç Basmacı
YKY
64 s.
9 TL
Comentários