top of page

Yetkin Bir Çeviri Örneği Olarak Yastıkname


Beyza ERTEM



Tuncay Birkan’ın yayına hazırladığı Sei Şonagon’un “Yastıkname” isimli eseri Kitap Çevirmenleri Girişimi’nin ortak ürünü olarak Metis Yayınları’ndan çıktı. Kitabın en dikkat çeken özelliği ise 83 çevirmenin el birliğiyle Türkçeye kazandırılması. Bu çalışmada, farklı dillerdeki yetkin çevirilerden karşılaştırmalı bir şekilde yararlanılmış. Titizlikle çevrilen kitap şüphesiz okunmaya değer nitelikte. Zira Türkiyeli okuru pek tanımadığı bir mecraya götürüyor, Japon edebiyatına.


Japon edebiyatının ülkemizde yeterince tanınmadığını söylesek yalan olmaz. Belki de bu durum Japon kültürüne ait sağlam bir altyapımız olmadığı içindir. Ancak, “Yastıkname”nin en önemli özelliği 10. yüzyıl Japonyası’nı tanıtmakla kalmayıp Türkiyeli okurun Osamu Dazai, Haruki Murakami, Yukio Mişima gibi kısmen aşina olduğu isimlere ulaşmasını sağlayacak yolda başlangıç noktası olması.

Sanatın her kültürden her coğrafyadan her yaştan insana hitap edebileceğini unutuyoruz. “Yastıkname”, bu bağlamda değerlendirildiğinde işlevi daha iyi anlaşılıyor. Orijinal ismi “Makura No Sōşi” olan ünlü eserin Türkçe çevirisinde ona uygun görülen isim bile kültürümüze analoji yoluyla aktarılmış. Böylece klasik kültürler arasındaki benzerliği daha iyi idrak ediyoruz.

Eserin sahibi Sei Şonagon, iyi bir eğitim almış ve imparatoriçe nedimesi olarak görev yapmış bir yazar. Hayatı hakkında derin bilgilere sahip değiliz. Ona ün kazandıran eseri “Yastıkname”nin öne çıkan özelliğiyse samimiyeti. İçinden nasıl geliyorsa, doğal bir üslupla, olduğu gibi kaleme almış eserini. Bu tarz bir anlatım tekniği, Türk edebiyatında da tercih edilen ve sevilen bir tarz, özellikle mektup ve deneme türlerinde. Aradaki fark, “Yastıkname”de kullanılan tarzın aynı zamanda edebi bir tür olarak doğması. Sei Şonagon, tek başına edebi bir tür yaratmış ve böylece ün kazanmış.

Öte yandan, “Yastıkname”, bizde Lale devrini andıran Heian dönemini konu ediyor, yani klasik Japon tarihinin son bölümünü. Sei Şonagon, bu döneme ait unsurları eserine yansıtmış. Her şeyden önce Japon saray kültürünü tanıtıyor. Bu sayede, gelenekleri, âdetleri, insan davranışlarını gözlemlemek mümkün. Tabii, eseri değerlendirirken üst kültür olarak kabul edilen Çin kültürünün saray elitleri tarafından benimsenmiş olduğunu unutmamak gerek. Yazarın yer yer ironiye de başvurduğunu görüyoruz. Kadın-erkek ilişkilerinden imparatorun davranışlarına kadar birçok konuya eğiliyor ve elbette her meseleye aynı tavırla yaklaşmıyor. Ayrıca bahsi geçen dönemin kadınların ön planda olduğu bir dönem olması eserin bir diğer ilgi çekici yönü. Tüm bu özellikleriyle, “Japon edebiyatına nereden başlayayım?” diye soran okur için ilgi uyandırıcı bir eser “Yastıkname”.

Son olarak, kitabın çeviri macerası da kendi kadar ilginç: Kitabın, İngilizce ve Fransızca çevirilerin redaksiyonunu Kitap Çevirmenleri Girişimi’nden farklı isimler gerçekleştirmiş. Gerekli düzeltmeleri yapmaları için Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden Ayşe Nur Tekmen ve Tsuyoshi Sugiyama’dan destek alınmış ve Birkan da son okumayı yaparak kitabı yayına hazırlamış. Bu çalışma bizlere “Çeviri örgütlenmektir.” mesajı veriyor âdeta.

“Yastıkname”, bir tür “keşif” eseri...


Sei Şonagon

Yastıkname

Çev. Kitap Çevirmenleri Girişimi

Haz. Tuncay Birkan

Metis Yayınları

376 s.

45 lira

bottom of page